Refika’nın Mutfağı

MUTFAK EKİBİNDEN

Mutfak deyince doğal olarak buranın bir restoran olduğu sanılabilir. Ama olmadığını peşinen söylemek gerek. Refika’nın Mutfağı’nı bir mutfak laboratuvarı olarak düşünebilirsiniz. Hemen hemen her gün klasik ve yeni tariflerin mis kokuları eksik olmaz. Burada Türk mutfağının gizli kalmış, unutulmuş ya da hiç akıllara gelmemiş tariflerinin izi sürülür. Refika, gazete ve kitaplarında yayınladığı tariflerini burada pişirir. Hiç denenmemiş bir tarifse eğer pişen, o gün mutfakta yaratıcı zihinlerin pür neşesi dolanır ya da mevsimine göre taptaze sebzelerden hepimizin bildiği klasik bir yemek tencerede tıkırdayabilir. Kısacası mutfak telaşının eksik olmadığı, Türk mutfak kültürü için her türlü projenin tartışıldığı, yazıldığı, çizildiği, bu projelerin hayata geçmesi için tüm iyi yüreklere açık olan bir mekandır Refika’nın Mutfağı.

Bereketi bol olsun.

 

www.refikaninmutfagi.com

www.facebook.com/refikaninmutfagi

www.youtube.com/refikaskitchen

 

 

//////////////////////////////////////////////////////////////////////////


Haz! Tad, yaratıcılık, estetik, paylaşım bunları ayrı ayrı ve birlikte keşfetmekten duyduğum,yemek yemenin ve yapmaya çalışmanın bana yaşattığı en önemli duygu Pür-haz.

 

Tüm bu duyguları bana yaşattıran “Türk mutfağı” insanı şaşırtan, heyecanlandıran, kıskandıran, öğrendikçe ne kadar da az bildiğini yüzüne vuran köklü bir kültür… Yüzyıllardır kendi kendine yetmiş bir toplumun olağan tatlı şımarıklığına da sahip. Yüzyıllardır varlıklı olmuş servetine yeni toplumlarla birleşip, servet eklemiş rengarenk şaşırtıcı bir mutfak. İçi akla nasıl geldiğini hayal edemediğim malzemelerle ve yemeklere dolu. Bununla birlikte bu güzel ülkenin herhangi bir köşesine bir tek tohum ektiğinizde, size fışkıran bollukla cevap veriyor toprak.

 

Yeni nesil olarak biz, tıpkı çok zengin ailelerin üzerine rehavet çökmüş torunları gibi, bu zenginliği anlamak ve üzerine yeni güzellikler eklemek yerine; mevcudu korumakla yetinerek, mutfağımıza özgü pek çok tarifi unutup, başka memleketleri, başka mutfakları takdir eder ve belki de kendi mutfağımızdan üstün görür olmuşuz. Hayat koşulları, yazılı ve görsel medya üzerinden fazlasıyla aşina olduğumuz modern hayat şekilleri, bizim aslında yaptığımız tercihi zorunluluk gibi yorumlamamıza bir hayli yardım etmiş.

 

Özellikle son 10-15 yıldır, kendilerini hayli iyi pazarlayan yabancı mutfakları ithal edip, bunlara akıl almaz paralar harcar olduk. Şişman Bolulu aşcılarımızın televizyon programlarının yerini, bize hayli yabancı yemekleri elleriyle yapan ve hepimizin kalbini samimiyetiyle, yemeğe kattığı keyifle çalan bir İngiliz çocuk almış. O ve onun gibilerin çabaları 20 yıl önce çok fazla enteresan yemek çeşidi sayamadığımız, evlerde yemek pişirmenin iyice azaldığı bir ülkeyi değiştirmeye başlamış. Ayrıca bugün Londra dünyanın en önemli gastronomi merkezlerinden biri ve restoranlar, şefler cenneti haline dönüştü. Jamie Oliver bunu neredeyse bazı şeyleri yoktan var ederek yaptı. Oysa bizim bunlara dahi ihtiyaç duymadan, yapacak, tekrar keşfedecek, keşfettiklerimizi günümüz şartlarına uyarladığımızda içinde keyiften kaybolabileceğimiz bir mutfağımız var.

 

Bugün mutfağımızda belli teknikleri modern hayatla birleştirerek çok zor gibi gözüken bazı yemekleri 20-25 dakikada yapabilmek mümkün. Ya da dünyadaki birkaç nefis malzemeyi birleştirerek doğal olarak mutfağımızın ağır bastığı ve dünyaya hitap eden enfes yemekler yapmak da mümkün. Bir nevi glokalizasyon olarak nitelendirebileceğimiz, yerliyi hem lokal, hem de global gözlerle yorumlayarak, dünyada aynılaşmadan, farklılıkları anlaşılır ve algılanır kılmak mümkün.

Refika Birgül

 

www.refikaninmutfagi.com